Diyarbakır’ın kalbinde, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan bu ilçe; taş sokakları, bazalt duvarlı evleri ve eşsiz kültürel mirasıyla adeta bir açık hava müzesidir. Sur, adını çevresini kuşatan tarihi surlardan alır ve bu surlar, hem ilçeyi hem de kentin kimliğini tanımlayan en önemli unsurlar arasında yer alır. UNESCO Dünya Mirası listesinde bulunan Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri, bu bölgenin tarihî ve doğal güzelliklerini birlikte yansıtır.
Binlerce yıllık bir geçmişi taşıyan Sur; camileri, kiliseleri, hanları ve çarşılarıyla çok katmanlı bir yaşamı barındırır. Kürt, Türk, Ermeni, Süryani ve Arap kültürlerinin yüzyıllarca iç içe yaşadığı bu kadim topraklar, zengin kültürel dokusuyla ziyaretçilerini büyüler. Gelin şimdi, Sur’da mutlaka görülmesi gereken o eşsiz yerlere birlikte bakalım…
1. Diyarbakır Surları
Tarihi 4. yüzyıla kadar uzanan Diyarbakır Surları, Çin Seddi’nden sonra dünyanın en uzun ve en sağlam surları arasında yer alır. Siyah bazalt taşından inşa edilen bu görkemli yapı, hem mimarisi hem de üzerindeki kabartmalarla dikkat çeker. Dört ana kapısı ve onlarca burcu bulunan surlar, şehri bir çember gibi sarar.
Surların tepesinden bakıldığında Dicle Vadisi ve Hevsel Bahçeleri manzarası ziyaretçileri büyüler. Tarihi boyunca hem savunma hem de kültürel kimlik taşıyan bu yapılar, Sur’u tanımak için en doğru başlangıç noktasıdır.
2. Ulu Camii
Anadolu'nun en eski camilerinden biri olan Diyarbakır Ulu Camii, 639 yılında inşa edilmiş olup, İslam mimarisinin bölgedeki en çarpıcı örneklerindendir. Farklı dönemlerde yapılan eklemelerle çok katmanlı bir yapıya kavuşmuştur. Avlusunda yer alan şadırvanı, taş sütunları ve geometrik desenleriyle ziyaretçilerine görsel bir şölen sergiler.
Aynı zamanda medrese olarak da kullanılmış olan bu yapı, sadece ibadet yeri değil, aynı zamanda bir ilim ve kültür merkezidir. Caminin çevresi de tarihî yapılar ve çarşılarla çevrilidir, bu da bölgeyi gezmek için zengin bir alan bulunur.
3. Dört Ayaklı Minare
Sur ilçesinin en simgesel yapılarından biri olan Dört Ayaklı Minare, dört ince taş sütun üzerine inşa edilmiş eşsiz bir mimariye sahiptir. Şeyh Mutahhar Camii’ne ait olan bu yapı, İslam mimarisinde özgün bir örnek olarak kabul edilir. Minarenin altından geçenler için dilek tutma geleneği hâlâ yaşatılmaktadır.
Çevresi tarihî evler ve sokaklarla çevrilidir. Bu alanda yapılacak kısa bir yürüyüş, sizi Sur’un geleneksel yaşamına doğru yolculuğa çıkarır. Fotoğraf tutkunları için de oldukça etkileyici bir duraktır.
4. Surp Giragos Ermeni Kilisesi
Restorasyon çalışmalarıyla yeniden ziyarete açılan Surp Giragos Kilisesi, Ortadoğu’nun en büyük Ermeni kiliselerinden biridir. 17. yüzyıldan kalma bu yapı, mimarisi ve iç detaylarıyla dikkat çeker. Hem dinî hem de kültürel bir miras olarak önemli bir yere sahiptir.
Kilise, farklı inançların ve kültürlerin bir arada yaşadığı Sur’un çok kültürlü yapısını yansıtan nadide örneklerden biridir. Sessiz ve dingin atmosferiyle ziyaretçilerine hem tarihî hem manevi bir deneyim yaşatır.
5. Hasan Paşa Hanı
Sur’da bulunan en etkileyici Osmanlı yapılarından biri olan Hasan Paşa Hanı, 16. yüzyılda inşa edilmiştir. Geniş bir avlu etrafına dizilmiş taş dükkânlar ve kervansaray işlevi gören odalarla, döneminin ticaret merkezi olarak kullanılmıştır.
Günümüzde kafe ve hediyelik eşya dükkânlarıyla dolu olan han, hem dinlenmek hem de tarihi atmosferi solumak isteyenler için ideal bir duraktır. Avlusunda oturup bir fincan menengiç kahvesi içmek, Sur gezisinin en keyifli anlarından biri olacaktır.