Antalya’nın Kumluca ilçesinde, Akdeniz’in turkuaz kıyılarında gizlenmiş büyüleyici bir antik şehir olan Olympos, hem doğa hem de tarih tutkunlarının gözdesidir. Çam ormanları, dere yatakları ve denizle birleşen konumuyla Olympos, ziyaretçilerine adeta zamanın durduğu bir atmosfer yaşatır. Antik kalıntıların arasında yürürken bir yandan Akdeniz esintisini hisseder, diğer yandan binlerce yıllık bir tarihle buluşursunuz.
Olympos, yalnızca arkeolojik yapılarıyla değil, aynı zamanda mitolojik hikâyeleriyle de ünlüdür. Eski dönemlerde Likya Birliği’nin önemli şehirlerinden biri olan kent, korsanların istilalarına, Roma’nın görkemli dönemlerine ve Bizans’ın dini etkilerine tanıklık etmiştir. Bugün ise hem bir arkeolojik alan hem de doğal güzellikleriyle Türkiye’nin en çok ziyaret edilen noktalarından biridir. Antalya Hakkında Detaylı Gezi Rehberimizi Buraya Tıklayarak Okuyabilirsiniz
Tarihçesi Ve Adının Kökeni
Olympos Antik Kenti’nin kuruluşu M.Ö. 2. yüzyıla kadar uzanır. Likya Birliği’nin altı büyük şehrinden biri olarak bilinen kent, bu özelliğiyle siyasi ve ticari açıdan önemli bir konuma sahipti. Adının kökeni hakkında farklı rivayetler bulunsa da, genellikle “Olympos” adının Likya bölgesindeki yüksek dağlardan esinlenerek verildiği düşünülür.
Kent, özellikle M.Ö. 1. yüzyılda korsan saldırılarıyla büyük zarar görmüştür. Roma İmparatorluğu’nun müdahalesiyle korsanlardan arındırıldıktan sonra yeniden imar edilmiş ve gelişmeye başlamıştır. Bizans döneminde ise dini yapılar öne çıkmış, kiliseler ve şapeller inşa edilmiştir. Ancak Selçukluların Anadolu’da güç kazanmasıyla birlikte Olympos yavaş yavaş önemini kaybetmiş ve terk edilmiştir.
Mimari Yapısı
Olympos’un mimarisi, doğal çevresiyle uyum içinde şekillenmiştir. En dikkat çekici yapılarından biri akropol ve surlardır. Kentin büyük kısmı dere yatağı boyunca uzanır ve kalıntılar doğa içerisinde dağınık halde bulunur. Roma dönemine ait hamam, agora, tiyatro ve tapınak kalıntıları günümüzde hâlâ görülebilir.
Tiyatro, kentin sosyal yaşamını anlamak açısından oldukça önemlidir. Yaklaşık 3000 kişilik kapasiteye sahip bu yapı, Likya tiyatrolarının tipik özelliklerini taşır. Ayrıca nekropol alanında yer alan lahitler, antik halkın ölü gömme gelenekleri hakkında bilgi verir. Bazı lahitler üzerindeki yazıtlar, dönemin önemli kişilerine dair ipuçları sunar.
Doğal Güzellikler Ve Gezi Deneyimi
Olympos’u diğer antik kentlerden ayıran en önemli unsur doğayla iç içe geçmiş olmasıdır. Çam ormanlarının gölgesinde, dere kenarından Akdeniz’in turkuaz kıyısına doğru ilerlediğinizde antik kalıntıların doğal güzelliklerle bütünleştiğini görürsünüz. Özellikle yaz aylarında ziyaretçiler, antik kent gezisinin ardından Olympos Plajı’nda serinleyerek eşsiz bir deneyim yaşar.
Ayrıca Olympos, sadece antik kalıntılarıyla değil, yakınında bulunan Yanartaş (Chimaera) ile de ünlüdür. Yer altından çıkan doğal gazın sürekli olarak yanmasıyla oluşan bu ateşler, mitolojik hikâyelere göre efsanevi yaratık Chimera’nın nefesiyle ilişkilendirilir. Olympos’u ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken doğal bir fenomendir.
Ziyaret İçin Öneriler
- Yürüyüş Hazırlığı: Olympos’un yolları taşlık ve zaman zaman engebelidir. Rahat ayakkabılar tercih etmek gezinizin keyfini artırır.
- Deniz Keyfi: Antik kentten yürüyerek plaja ulaşabilirsiniz. Tarih ve deniz keyfini aynı gün yaşamak için yanınıza mayo almayı unutmayın.
- Fotoğraf Noktaları: Dere yatağı boyunca uzanan kalıntılar ve sahil, fotoğraf meraklıları için eşsiz kareler sunar.
- Konaklama: Olympos, ağaç evleri ve butik pansiyonlarıyla ünlüdür. Özellikle doğa severler için kamp yapma imkânı da bulunur.
- Ulaşım: Antalya şehir merkezine yaklaşık 80 km uzaklıktadır. Özel araçla veya Kumluca yönüne giden minibüslerle ulaşım mümkündür.



