İzmir, tarih ve doğanın iç içe geçtiği eşsiz bir coğrafyada, ziyaretçilerine kültürel, arkeolojik ve doğal zenginliklerle dolu bir rotadır. Antik kentlerden ören yerlerine, müzelerden doğa harikalarına kadar uzanan bu çeşitlilik, İzmir’in binlerce yıllık geçmişinin izlerini taşır. Efes, Teos, Metropolis, Agora ve Klazomenai gibi antik kentler, tarih meraklılarına zamanda yolculuk fırsatı verirken, Meryem Ana Evi, St. Jean Anıtı ve Yedi Uyuyanlar Mağarası gibi dini mekânlar, inanç turizmine ışık tutar. İzmir Arkeoloji Müzesi ve Selçuk Efes Müzesi ise tüm bu zenginliği bilimsel bir çerçevede sergiler.
Şehrin doğal güzellikleri de bir o kadar büyüleyicidir. İzmir Kuş Cenneti, Karagöl, Nif Dağı, Buca Göleti, Ödemiş Gölcük Gölü ve İzmir Doğal Yaşam Parkı gibi alanlar, doğayla baş başa vakit geçirmek isteyenler için birebirdir. Şirince, Birgi ve Karaburun gibi özgün yerleşimler ile Alsancak Kordonboyu, Kemeraltı ve Kadifekale gibi tarihi ve sosyal merkezler ise İzmir’in kültürel çeşitliliğini ve yaşam tarzını yansıtır. İzmir'e gezilecek yerleri sizler için hazırladık.
1. İzmir Kuş Cenneti
İzmir Kuş Cenneti, İzmir'in Çiğli ilçesi sınırlarında yer alan ve Gediz Deltası içerisinde bulunan önemli bir doğal yaşam alanıdır. Yaklaşık 8 bin hektarlık bir alanı kaplayan bu bölge, göçmen kuşlar için kritik bir konaklama, üreme ve beslenme alanıdır. Özellikle flamingolar, pelikanlar, balıkçıllar ve yalıçapkını gibi yüzlerce kuş türü burada gözlemlenebilir. Türkiye’nin en büyük sulak alanlarından biri olan İzmir Kuş Cenneti, hem biyolojik çeşitliliğiyle hem de doğal güzellikleriyle dikkat çeker.
Bölge, kuş gözlemcileri, doğa fotoğrafçıları ve doğaseverler için oldukça popüler bir destinasyondur. Aynı zamanda çevre eğitimi ve ekoturizm açısından da önemli bir rol oynamaktadır. İzmir Kuş Cenneti’nde yürüyüş yolları, gözlem kuleleri ve bilgilendirici panolar sayesinde ziyaretçiler, doğayla iç içe huzurlu bir deneyim yaşayabilir. Bu alan, koruma altına alınmış doğal miraslarımızdan biridir.
2. Yedi Uyuyanlar Mağarası
Yedi Uyuyanlar Mağarası, Efsus (bugünkü adıyla Afşin) veya Efes gibi farklı bölgelerde varlığına inanılan, hem Hristiyan hem de İslam kültüründe önemli yere sahip bir efsaneye dayanmaktadır. Rivayete göre, putperest bir dönemde inançlarını korumak isteyen yedi genç, zulümden kaçarak bir mağaraya sığınmış ve orada Allah tarafından uzun yıllar uyutulmuştur. Uyandıklarında ise dünya tamamen değişmiştir.
Bu olay, hem Kur’an-ı Kerim’de Kehf Suresi’nde hem de Hristiyanlık kaynaklarında anlatılmaktadır. Mağaranın gerçek yeri tartışmalı olsa da, Türkiye’de Afşin ve Efes’teki mağaralar ziyaret edilmektedir. Efsane, zaman kavramı, inanç ve ilahi kudret üzerine düşündürmeye devam etmektedir.
3. Efes Antik Kenti
Efes Antik Kenti, İzmir’in Selçuk ilçesi sınırlarında yer alan, tarihi M.Ö. 10. yüzyıla kadar uzanan önemli bir uygarlık merkezidir. Antik çağda özellikle Roma İmparatorluğu döneminde büyük bir gelişme gösteren Efes, Asya eyaletinin başkenti olmuş ve dönemin en önemli liman şehirlerinden biri hâline gelmiştir. Celsus Kütüphanesi, Artemis Tapınağı (dünyanın yedi harikasından biri), Büyük Tiyatro ve Hadrian Tapınağı gibi yapılar, Efes’in kültürel ve mimari zenginliğini gözler önüne serer.
Efes aynı zamanda dini açıdan da kutsal kabul edilen bir yerdir. Hristiyanlık tarihinde önemli bir yere sahip olan kentte, Aziz Pavlus’un vaazlar verdiği, Meryem Ana’nın son yıllarını geçirdiği rivayet edilir. 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Efes Antik Kenti, günümüzde hem arkeoloji meraklıları hem de inanç turizmi açısından büyük ilgi görmektedir. Her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlamaktadır.
4. Teos Antik Kenti
Teos Antik Kenti, İzmir’in Seferihisar ilçesi yakınlarında, Sığacık Körfezi kıyısında yer alan tarihi bir İyon yerleşimidir. M.Ö. 1000’li yıllarda kurulan kent, sanat ve felsefenin merkezi olarak tanınmış, özellikle de şair Anakreon’un doğum yeri olmasıyla ünlenmiştir. Teos, aynı zamanda şarap ve tiyatro tanrısı Dionysos’a adanmış en büyük tapınağa ev sahipliği yapar. Ünlü mimar Hermogenes tarafından yapılan Dionysos Tapınağı, mimari açıdan büyük öneme sahiptir.
Kentin günümüzde görülebilen kalıntıları arasında akropol, antik tiyatro, agora, surlar ve çeşitli tapınak yapıları bulunmaktadır. Yaklaşık 5.000 kişi kapasiteli antik tiyatro, Teos’un kültürel zenginliğini gözler önüne serer. Denizle iç içe olan bu antik kent, doğal güzellikleriyle birleşince ziyaretçilere hem tarihî hem de huzurlu bir deneyim olacaktır. Arkeolojik kazılar hâlâ sürmekte ve yeni buluntular kentin önemini artırmaktadır.
5. Selçuk Efes Müzesi
Selçuk Efes Müzesi, Efes Antik Kenti’nde yapılan kazılardan çıkarılan eserlerin sergilendiği önemli bir arkeoloji müzesidir. Müze, tarih öncesi dönemden Roma İmparatorluğu’na kadar uzanan geniş bir zaman dilimine ait eserleri barındırır. Özellikle Artemis Tapınağı’na ait heykeller, sütunlar, mozaikler ve tanrı-tanrıça figürleri ziyaretçilerin en çok ilgisini çeken bölümlerdir. Müzede ayrıca günlük yaşam eşyaları, yazıtlar ve sikkeler de görülebilir.
Ziyaretçiler, tematik şekilde düzenlenmiş salonlarda Efes halkının gündelik yaşamını, dini ritüellerini ve sanatsal faaliyetlerini yakından inceleme fırsatı bulurlar. Müzenin modern sergileme teknikleri ve bilgilendirici panoları, hem yetişkinler hem öğrenciler için öğretici bir gezi deneyimi olacaktır. Efes Antik Kenti’ni ziyaret eden herkesin, bu zengin koleksiyonla tanışmak için Selçuk Efes Müzesi’ne uğraması önerilir.
6. Selçuk – Şirince Köyü
Şirince Köyü, Selçuk ilçesine 8 km uzaklıkta, tarihi dokusu ve doğal güzelliği ile ünlü bir köydür. Eski Rum yerleşimi olan bu köy, 1923 mübadelesinden sonra Türk köylüler tarafından yeniden şekillendirilmiştir. Taş evleri, çiçeklerle süslenmiş dar sokakları ve asırlık yapılarıyla adeta zamanda yolculuk yapıyormuş hissi verir.
Köy, özellikle meyveli şarapları, el yapımı sabunları ve yöresel lezzetleriyle tanınır. Şirince aynı zamanda inanç turizmi açısından da önemlidir; Aziz John Kilisesi ve matematik köyü bu bölgede yer alır. Huzurlu atmosferi, fotoğraf tutkunları ve doğaseverler için eşsiz bir ortam olacaktır. Sessizliği ve doğallığıyla kalabalıktan kaçmak isteyenlerin favori rotalarındandır.
7. Alsancak Kordonboyu
İzmir’in en popüler gezinti alanlarından biri olan Alsancak Kordonboyu, deniz kıyısında uzanan yürüyüş yolu, geniş çim alanları ve canlı sosyal yaşamıyla dikkat çeker. Kordon, sabah yürüyüşlerinden gün batımı keyfine kadar her an farklı bir güzelliktir. Sahil boyunca sıralanmış kafeler, restoranlar ve barlar, İzmirliler ve turistler için buluşma noktasıdır.
Gün boyu bisiklet sürenler, paten kayan çocuklar ve denizi izleyen insanlar burada yaşamın bir parçasıdır. Hafta sonları ise müzik yapan sokak sanatçıları ve piknik yapan gruplarla renklenir. Kordon, yalnızca bir yürüyüş yolu değil, İzmir’in simgelerinden biridir. Dinlenmek, sosyalleşmek ya da sadece martı seslerini dinlemek isteyen herkes için cazip bir duraktır.
8. İzmir Saat Kulesi
İzmir'in kalbindeki Konak Meydanı’nda yer alan Saat Kulesi, 1901 yılında II. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yılı anısına inşa edilmiştir. 25 metre yüksekliğindeki kule, zarif Osmanlı mimarisi ile İzmir’in simgelerinden biri hâline gelmiştir. Dört bir yanındaki saatler, Alman İmparatoru II. Wilhelm tarafından hediye edilmiştir.
Tarihî atmosferi, güvercinleri ve kalabalığı ile İzmir’e gelen herkesin mutlaka uğradığı bir noktadır. Çevresindeki cami, valilik binası ve kıyıya yakınlığıyla birlikte turistik bir merkez işlevi görür. Kule, fotoğraf çektirmek isteyenler için de vazgeçilmez bir duraktır. İzmir’in geçmişi ve bugünü burada buluşur.
9. İzmir Doğal Yaşam Parkı
İzmir Doğal Yaşam Parkı, Çiğli ilçesinde 425 dönümlük geniş bir alana kurulmuş modern bir hayvanat bahçesidir. 120'den fazla türde binin üzerinde hayvana ev sahipliği yapan parkta aslanlardan zürafalara, ayılardan flamingolara kadar birçok canlı doğal ortamlarına uygun alanlarda yaşar. Geniş ve doğal yaşam alanları sayesinde hayvanların daha sağlıklı ve özgür bir ortamda yaşamaları sağlanır.
Park, özellikle çocuklu aileler için eğitici ve eğlenceli bir gezi imkânıdır. Bilgilendirici panolar, yürüyüş yolları, oyun alanları ve kafeteryalarla donatılmıştır. Ayrıca nesli tükenme tehlikesi altında olan türlerin korunmasına yönelik çalışmalara da destek verir. Şehir hayatından uzaklaşıp doğayla buluşmak isteyen herkes için ideal bir kaçış noktasıdır.
10. Ödemiş Gölcük Gölü
Ödemiş ilçesine bağlı Bozdağ eteklerinde yer alan Gölcük Gölü, doğa severlerin ve fotoğraf tutkunlarının sıkça tercih ettiği bir mesire alanıdır. 1.100 metre rakımda yer alması sayesinde yazın serin, kışın ise karla kaplı bir manzaraya sahiptir. Göl çevresinde yürüyüş yapabilir, piknik alanlarında doğanın tadını çıkarabilirsiniz.
Sessizlik, temiz hava ve göl manzarası burayı cazip kılar. Yakın çevresinde bulunan ahşap restoranlar ve kahvaltı yerleri de günübirlik ziyaretçiler içindir. Sonbaharda sararan yapraklarla, ilkbaharda açan çiçeklerle göl, dört mevsim farklı bir güzellik sergiler. İzmir'e sadece 2 saat uzaklıkta olması, günübirlik kaçamaklar için ideal olmasını sağlar.
11. Karaburun
İzmir’in en sakin ve doğal kalabilmiş köşelerinden biri olan Karaburun, yarımada üzerinde yer alan şirin bir kıyı ilçesidir. Masmavi denizi, bakir koyları ve yemyeşil doğasıyla özellikle yaz aylarında huzur arayanların gözdesi hâline gelir. Balıkçılığı, zeytinlikleri ve taş evleriyle tipik Ege dokusunu yansıtan Karaburun, şehir kalabalığından uzaklaşmak isteyenler için ideal bir kaçış noktasıdır.
Karaburun’da Mordoğan, Sarpıncık Feneri, Ayıbalığı Koyu ve Akvaryum Plajı gibi görülmeye değer pek çok doğal güzellik bulunur. Ayrıca bölge, endemik bitki çeşitliliği ve Akdeniz fokları gibi koruma altındaki türlerle ekolojik açıdan da önemlidir. Kamp, yürüyüş, dalış gibi doğa aktiviteleri yapılabilecek zenginliğe sahiptir. Sessiz ve dingin bir tatil için Karaburun vazgeçilmezdir.
12. Metropolis Örenyeri
Metropolis Antik Kenti, İzmir’in Torbalı ilçesi yakınlarında, Araplıtepe mevkiinde yer alan tarihî bir İyon yerleşimidir. Kentin tarihi M.Ö. 7. yüzyıla kadar uzanır ve özellikle Helenistik ve Roma dönemlerinde önemli bir ticaret ve kültür merkezi olmuştur. Şehirde tiyatro, hamam, agora ve mozaikli salon gibi yapılar hâlâ görülebilmektedir.
Kazılardan elde edilen birçok eser İzmir Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Metropolis’in en dikkat çeken yapılarından biri, iyi korunmuş durumdaki antik tiyatrosudur. Ayrıca kadınlara ait kutsal alan olduğu düşünülen yapılar, kentin tarihî önemine ışık tutar. Doğa ile iç içe bu antik alan, hem tarih hem de doğa yürüyüşü yapmak isteyen ziyaretçiler için etkileyici bir gezi rotasıdır.
13. Ayasuluk Tepesi ve St. Jean Anıtı Ören Yeri
Ayasuluk Tepesi, Selçuk ilçesinin tarihî çekirdeğini oluşturan, çok katmanlı bir arkeolojik alandır. Tepenin üzerinde St. Jean Bazilikası, Bizans kalesi, eski kilise kalıntıları ve su sarnıçları yer alır. Hristiyan dünyası açısından büyük önem taşıyan bu tepe, İncil yazarı Aziz Yuhanna’nın mezarının burada bulunduğuna inanılması nedeniyle hac merkezi olarak da ziyaret edilir.
St. Jean Anıtı olarak bilinen bazilika, 6. yüzyılda Bizans İmparatoru Justinianus tarafından yaptırılmıştır. Yapının genişliği ve mimarisi, dönemin dini yapıları arasında özel bir yere sahiptir. Tepenin zirvesinden Efes Ovası’nın ve Selçuk’un manzarası da oldukça etkileyicidir. Tarihî ve ruhani atmosferiyle, hem inanç hem de kültür turizmi açısından önemli bir duraktır.
14. Klazomenai Örenyeri
Klazomenai Antik Kenti, İzmir’in Urla ilçesinde, denize yakın bir konumda kurulmuş eski bir İyon yerleşimidir. M.Ö. 6. yüzyıla dayanan tarihiyle özellikle zeytinyağı üretimi ve ticaretiyle ünlenmiştir. Dünya tarihindeki en eski zeytinyağı işliklerinden biri burada bulunmuştur ve günümüzde rekonstrüksiyon hâlinde ziyaret edilebilir.
Kazılarda ortaya çıkan seramik atölyeleri, sur kalıntıları ve mezarlar, Klazomenai’nin ne kadar gelişmiş bir kent olduğunu gösterir. Kentin önemli filozoflarından biri olan Anaksagoras da burada doğmuştur. Günümüzde hem arkeoloji meraklılarının hem doğa yürüyüşçülerinin uğrak yerlerinden biri olan bu örenyeri, aynı zamanda Urla’nın tarihi kimliğini de gözler önüne serer. Sahile yakın konumu sayesinde deniz manzarası eşliğinde gezilebilir.
15. Bornova
Bornova, İzmir’in tarihi ve kültürel zenginliğiyle öne çıkan ilçelerinden biridir. 19. yüzyılda Levanten ailelerin yerleştiği bölge, tarihi köşkleri ve yeşil alanlarıyla dikkat çeker. Aynı zamanda Ege Üniversitesi'nin ana yerleşkesine ev sahipliği yapmasıyla genç ve dinamik bir nüfusa sahiptir.
Bornova'da Atatürk Ormanı, Büyükpark ve tarihi Belkahve Seyir Tepesi gibi hem doğal hem de kültürel mekânlar bulunur. Kafeleri, alışveriş merkezleri ve tiyatrolarıyla hem öğrencilere hem de ailelere hitap eden bir yaşam alanıdır. Tarihi dokusu ve modern yaşamın uyum içinde sürdüğü Bornova, İzmir'in hem geçmişi hem geleceğiyle bütünleşmiş bir ilçesidir.
16. Kemeraltı
Kemeraltı, İzmir’in Konak ilçesinde yer alan, Osmanlı döneminden günümüze kadar uzanan en eski ve en büyük açık hava çarşılarından biridir. 17. yüzyılda kurulan bu tarihi çarşı, hanları, camileri, sinagogları ve bedestenleriyle çok kültürlü bir ticaret merkezi olmuştur. Bugün de binlerce esnafın faaliyet gösterdiği canlı bir alışveriş ve sosyalleşme alanıdır.
Hisar Camisi, Kızlarağası Hanı ve Agora gibi yapılar çarşının tarihî zenginliğini artırır. Antik dönemden günümüze uzanan bu bölge, İzmir’in ruhunu en iyi yansıtan yerlerden biridir. Gündüz alışveriş için, akşamları ise geleneksel lezzetleri tatmak için tercih edilir. Sokak aralarında kaybolmak ve tarihle iç içe olmak isteyen herkes için eşsiz bir deneyimdir.
17. Bergama Asklepion Örenyeri
Bergama’daki Asklepion, antik dönemin en önemli sağlık merkezlerinden biridir. M.Ö. 4. yüzyılda kurulan bu şifa merkezi, Asklepios kültüne adanmış ve dönemin tıbbi uygulamalarıyla tanınmıştır. Burada fiziksel ve ruhsal tedaviler, su ve müzik terapileri uygulanmış, Galen gibi ünlü hekimler yetişmiştir.
Tiyatro, kutsal yol, tedavi odaları ve su yolları gibi yapılar günümüze kadar ulaşmıştır. Ziyaretçiler, antik çağda sağlık anlayışının nasıl geliştiğini yerinde görme fırsatı bulur. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan bu örenyeri, Bergama’nın tarihî ve bilimsel mirasını en iyi yansıtan alanlardan biridir. Tarih, arkeoloji ve tıpla ilgilenen herkesin görmesi gereken özel bir yerdir.
18. Meryem Ana Evi
Selçuk ilçesi yakınlarında, Bülbül Dağı üzerinde yer alan Meryem Ana Evi, Hristiyanlar için kutsal bir hac yeridir. Hz. İsa'nın annesi Meryem’in burada son yıllarını geçirdiğine inanılır. Bu kutsal yapı, 1891 yılında Katolik rahiplerin araştırmaları sonucu ortaya çıkarılmıştır.
Yıl boyunca binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği bu alan, hem dini hem de manevi birdestinasyondur. Çevresinde dilek duvarı, kutsal su çeşmesi ve dua alanları bulunur. Vatikan tarafından kutsal mekân olarak tanınmıştır ve Papa VI. Paul ile II. Jean Paul tarafından da ziyaret edilmiştir.
19. Birgi Çakırağa Konağı
Ödemiş’in tarihi Birgi beldesinde yer alan Çakırağa Konağı, 18. yüzyıldan kalma zarif bir Osmanlı konak örneğidir. Zengin tüccar Çakıroğlu Mehmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Konağın ahşap işçiliği, tavan süslemeleri ve İstanbul ile İzmir manzaralı duvar resimleri dikkat çeker.
İki katlı yapı, geleneksel yaşam düzenini yansıtırken dönemin sosyal ve kültürel yapısı hakkında da fikir verir. Konak günümüzde müze olarak ziyarete açıktır ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ndeki Birgi’nin önemli yapılarından biridir.
20. Yalı Camii
İzmir’in Konak Meydanı’nda yer alan Yalı Camii, 18. yüzyılda inşa edilmiş küçük ama dikkat çekici bir Osmanlı eseridir. Sekizgen planlı, zarif yapısı ve çinili dış süslemeleri ile göze çarpar. Hacı Beşir Ağa tarafından yaptırılmıştır.
Yalı Camii, İzmir’in simgelerinden biri hâline gelmiştir ve Saat Kulesi ile birlikte çok sayıda fotoğrafta yer alır. Küçük boyutuna rağmen sanat ve mimari açısından oldukça değerlidir. Merkezi konumu sayesinde her gün yüzlerce kişi tarafından görülür.
21. Havra Sokağı ve Havralar
Havra Sokağı, İzmir’in Juderia olarak bilinen Yahudi mahallesinin merkezidir. İzmir’deki Yahudi varlığı M.Ö. dönemlere dayansa da, 16. yüzyıla kadar nüfusun oldukça sınırlı olduğu bilinmektedir. 1492 ve 1497 yıllarında İspanya ve Portekiz’den sürgün edilen Sefarad Yahudileri önce Tire ve Manisa’ya, ardından İzmir’e yerleşmiştir.
Zamanla Batı Anadolu’nun farklı bölgelerinden, Selanik, İstanbul, Balkanlar ve Akdeniz adalarından gelen Yahudiler de İzmir’e göç etmiştir. 19. yüzyılda Frankolar ve Aşkenazlar da kente katılmıştır. Yahudiler, dinî yaşamlarını sürdürebilmek için Havra Sokağı çevresinde topluca yaşamışlardır.
22. Latife Hanım Köşkü Anı Evi
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün eşi Latife Hanım’ın ailesine ait bu köşk, Karşıyaka’da yer alır. 19. yüzyılda yapılmış olan yapı, bugün bir anı evi ve müze olarak hizmet vermektedir.
Köşk, dönemin yaşam tarzını, eşyalarını ve Atatürk’ün İzmir’e yaptığı ziyaretlere ait belgeleri barındırır. Bahçesi, kitaplığı ve sergi salonlarıyla hem nostaljik hem bilgilendirici bir deneyim olacaktır. Özellikle Atatürk ve Cumhuriyet dönemi meraklıları için özel bir mekândır.
23. Karagöl Doğal Krater Gölü
Yamanlar Dağı’nda, yaklaşık 850 metre yükseklikte yer alan Karagöl, volkanik kökenli küçük bir krater gölüdür. Doğal bir oluşum olan bu göl, etrafındaki çam ormanları ile büyüleyici bir doğa manzarası vardır.
Yürüyüş yolları, piknik alanları ve sessiz atmosferiyle doğa severlerin ilgisini çeker. Şehir merkezine yaklaşık 1 saat uzaklıkta olması, hafta sonu kaçamakları için ideal hâle getirir. Efsanelere göre Tantalos’un mezarı da bu dağdadır.
24. Nif Dağı
İzmir’in doğusunda, Kemalpaşa yakınlarında yer alan Nif Dağı, doğal güzellikleri ve endemik bitki örtüsüyle tanınır. Aynı zamanda tarihî açıdan da önemlidir; Roma ve Bizans dönemine ait kalıntılar bulunmuştur.
Yürüyüş ve dağ bisikleti parkurları, yaylaları ve ormanlık alanları ile doğa sporlarına uygundur. Özellikle bahar aylarında açan yabani çiçeklerle göz alıcı bir görünüm kazanır. Doğa yürüyüşçüleri ve kampçılar için popüler bir rotadır.
25. Kadifekale
Kadifekale, İzmir’in merkezinde, Pagos Tepesi üzerinde yer alan antik bir kaledir. M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender'in emriyle kurulmuş ve Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde kullanılmıştır.
Kaledeki surlar, su sarnıçları ve kalıntılar tarihî önemi yansıtırken, zirveden İzmir Körfezi’nin manzarası nefes kesicidir. Hem tarih hem manzara için ziyaret edilmesi gereken bir yerdir. Ayrıca yerel halkın buluşma noktalarından biridir.
26. Abacıoğlu Hanı
Kemeraltı Çarşısı’nda yer alan Abacıoğlu Hanı, 18. yüzyılda inşa edilmiş önemli Osmanlı ticaret yapılarındandır. Restore edilerek günümüzde kafe, sanat atölyesi ve butiklerin bulunduğu kültürel bir merkez hâline gelmiştir.
Tarihi dokusunu koruyan han, taş avlusu ve ahşap balkonlarıyla nostaljik bir atmosfer olacaktır. Ziyaretçiler burada hem dinlenebilir hem de geleneksel el işçiliği ürünler satın alabilir. Kemeraltı turunun vazgeçilmez duraklarından biridir.
27. Agora Ören Yeri
İzmir’in Namazgâh semtinde yer alan Roma Dönemi Agorası, antik Smyrna kentinin kamu meydanı olarak kullanılmıştır. Kazılarla ortaya çıkan yapı, İzmir’in antik tarihine ışık tutar.
Bazilikalar, sütunlar, çeşmeler ve dükkan alanlarıyla geçmişteki ticaret ve sosyal yaşamı gözler önüne serer. Özellikle kemerli bodrum galerisi dikkat çekicidir. Agora, şehir merkezinde bulunması nedeniyle kolayca ziyaret edilebilir.
28. Buca Göleti
Buca ilçesinde yer alan bu yapay gölet, geniş piknik alanları, yürüyüş yolları ve çocuk oyun parklarıyla aileler için ideal bir rekreasyon alanıdır. Etrafı çam ormanlarıyla çevrilidir.
Göl çevresinde bisiklet sürmek, mangal yapmak ya da doğayla baş başa vakit geçirmek mümkündür. Şehir merkezine yakınlığı sayesinde hafta sonu yoğun ilgi görür. Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında tercih edilir.
29. İzmir Arkeoloji Müzesi
Konak Bahribaba Parkı içinde yer alan İzmir Arkeoloji Müzesi, bölgedeki kazılardan çıkarılan eserlerin sergilendiği önemli bir koleksiyona sahiptir. Müze, özellikle Efes, Bergama, Bayraklı ve Smyrna’dan gelen kalıntılarla doludur.
Bronz heykeller, lahitler, seramikler ve yazıtlar tarih meraklıları içindir. Müze modern sunum teknikleriyle donatılmıştır ve ziyaretçilerine kapsamlı bir antik çağ anlatımı sergilemektedir. İzmir’in tarihî zenginliğini görmek isteyenler için kaçırılmamalıdır.