Mezopotamya’nın kadim kentlerinden biri olan Cizre, Şırnak ilinin en önemli ilçelerindendir. Dicle Nehri’nin kıyısına kurulu olan bu tarihi yerleşim, hem kültürel mirası hem de doğal zenginlikleriyle dikkat çeker. Yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Cizre, dini yapıları, türbeleri ve efsaneleriyle bölgenin ruhunu yansıtır. Hz. Nuh’tan Mem û Zin’e uzanan efsanelerle çevrili bu şehir, aynı zamanda Kürt edebiyatının da önemli merkezlerinden biridir.
Cizre’nin dar sokakları, taş evleri ve köklü geçmişi, gezginlere zamanın ruhunu hissettiren bir atmosfer sağlar. Kırmızı Medrese, Ulu Camii, Zeynel Bey Türbesi ve Mem û Zin Türbesi gibi yapılar, tarihi mirasın en güçlü örneklerindendir. Doğal güzelliklerle bezeli Botan Vadisi ve Cudi Dağı ise ilçeye doğayla iç içe keşif imkânı sağlar. Cizre, mistik dokusuyla farklı bir deneyim yaşamak isteyenler için benzersiz bir duraktır.
1. Hz. Nuh Türbesi

Hz. Nuh’un türbesi, Cizre'nin en kutsal ziyaret noktalarından biridir. Rivayetlere göre Nuh Peygamber’in gemisinden indikten sonra burada yaşadığı ve vefat ettiği kabul edilir. Bu nedenle türbe hem dini hem de tarihi bir öneme sahiptir. Türbenin bulunduğu alan aynı zamanda manevi bir atmosfer taşır.
Ziyaretçiler türbenin çevresindeki mimari detaylarla da ilgilenmektedir. Yerli halk tarafından özenle korunan bu türbe, yılın her dönemi ziyaretçi çeker. Sessizliği, sade yapısı ve manevi dokusuyla ziyaret edenlere huzurlu bir deneyim sağlar.
2. Kırmızı Medrese

Kırmızı Medrese, 15. yüzyılda inşa edilmiş tarihi bir eğitim yapısıdır. Adını, yapımında kullanılan kırmızı tuğlalardan alır. Artuklu mimarisine özgü taş işçiliği ile dikkat çeken yapı, uzun yıllar boyunca medrese olarak hizmet vermiştir. Cizre'nin tarihî dokusunu yakından hissetmek isteyenler için önemli bir duraktır.
Medrese avlusu, sütunlu yapısıyla dikkat çeker. Günümüzde tarih meraklıları tarafından sıkça ziyaret edilmektedir. İçinde dini ve bilimsel eğitimin verildiği bu yapı, bölgenin kültürel geçmişine ışık tutar. Sessiz ve etkileyici atmosferiyle dikkat çeker.
3. Cizre Ulu Camii
Cizre Ulu Camii, şehrin en eski ve görkemli ibadet yerlerinden biridir. 12. yüzyılda Artuklular tarafından yaptırılmıştır. Cami, mimari açıdan dikkat çeken minaresi ve kesme taşlarıyla etkileyici bir görünüm sergiler. İslam tarihi açısından da önemli bir konumda yer alır.
Cami içinde yer alan taş süslemeler ve mihrap detayları göz kamaştırır. Tarihî dokusunu koruyan bu yapı, hem ibadet edenler hem de tarih meraklıları için anlamlı bir duraktır. Sakin atmosferiyle ziyaretçilerine iç huzuru vadeder.
4. Cizre Kalesi

Cizre Kalesi, Dicle Nehri’ne hâkim konumuyla tarih boyunca stratejik bir öneme sahip olmuştur. Kale, birçok medeniyetin izlerini taşır ve surları hâlâ ayaktadır. İç kale kısmı çeşitli dönemlerde onarımdan geçmiştir ve bugün gezginlerin ilgisini çeker.
Kale çevresi, Cizre'nin tarihî ve doğal manzarasını bir arada sağlar. Tepeden bakıldığında Dicle’nin manzarası büyüleyicidir. Kaleyi gezenler geçmişin izlerini adım adım hisseder ve bölgenin savunma tarihine dair izlenimler edinir.
5. Cudi Dağı

Cudi Dağı, Cizre’nin sembolü haline gelmiş doğal yapılardan biridir. Efsanelere göre Nuh’un gemisinin bu dağa oturduğu kabul edilir. Dağın etekleri, trekking ve doğa yürüyüşleri için uygun alanlar içerir. Bölge hem doğal hem de dini anlamda kutsal kabul edilir.
Ziyaretçiler dağa tırmandıklarında muhteşem manzaralarla karşılaşır. Cudi’nin zirvesinden Cizre ve çevresi kuşbakışı izlenebilir. Dağ, doğa ile baş başa kalmak isteyenlerin sıklıkla tercih ettiği noktalardandır.
6. Yasef Köprüsü (Cizre Köprüsü)

Dicle Nehri üzerinde zarif bir şekilde uzanan Yasef Köprüsü, Cizre’nin tarihî dokusunu yansıtan önemli bir yapıdır. Mimari detaylarıyla dikkat çeken köprünün Artuklular dönemine ait olduğu düşünülür. Taş kemerli yapısı, zamanın mühendislik anlayışını ve ustalığını ortaya koyar. Yerel halk tarafından hâlâ kullanılan bu köprü, geçmişle bugün arasında fiziksel bir bağlantı oluşturur. Yüzyıllardır ayakta kalan yapı, Cizre’nin köklü tarihine tanıklık etmiş sessiz bir yapıttır.
Çevresindeki doğal manzara ile birlikte etkileyici bir görünüme sahip olan Yasef Köprüsü, Dicle Nehri boyunca uzanan kıvrımlarıyla estetik bir bütünlük oluşturur. Gün batımında nehirle birlikte ortaya çıkan yansımalar, bölgeye gelen gezginler için unutulmaz bir görüntü bırakır. Sessizlik ve su sesi eşliğinde yürüyüş yapmak isteyenler için köprü çevresi oldukça cazip bir noktadır. Tarihle iç içe bir an geçirmek isteyenler için bu köprü özel bir durak niteliğindedir.
7. Kasrik Ören Yeri

Cizre’nin kuzeyinde, Botan Vadisi yol güzergâhı üzerinde yer alan Kasrik Ören Yeri, tarihî kalıntıları ve doğal dokusuyla dikkat çeker. Bu bölge, Osmanlı döneminden kalma saray ve hamam yapılarıyla bilinir. Yüksek kayalıkların çevrelediği vadi tabanında konumlanan bu yerleşim alanı, zamanında bölge beylerinin yaşam alanı olarak kullanılmıştır. Su kemerleri, taş odalar ve kalıntı halindeki yapılar, geçmişte buradaki yaşamı gözler önüne serer. Sessizlik içindeki taş yapılar, tarih meraklıları için ilgi çekici bir atmosfer oluşturur.
Kasrik Ören Yeri sadece tarihî yapılarla değil, çevresindeki doğal güzelliklerle de öne çıkar. Özellikle ilkbahar aylarında yeşillikler arasında yapılan yürüyüşler ziyaretçilere keyifli bir deneyim sağlar. Doğa ile tarihin iç içe geçtiği bu alanda, geçmişin izlerini sürerken aynı zamanda bölgenin doğal peyzajı da gözlemlenebilir. Sakinliği ve dokusu ile farklı bir gezi deneyimi arayanlara hitap eden bir duraktır.