Balıkesir’in doğusunda, verimli topraklar ve zengin doğayla çevrili Bigadiç, hem organik tarım hem de tarihi doku itibarıyla öne çıkar. İlçe, dünya bor rezervlerinin önemli kısmına ev sahipliği yapar ve termal su kaynaklarıyla sağlık turizmine de merhaba der. Kent merkezindeki düzenli yapısı, doğal alanlara ulaşım kolaylığı ve küçük esnaf pazarıyla yerel hayat yansıtılırken, doğa ve tarih iç içe yaşanır.
Balıkesir’in saklı kalmış güzelliklerinden biri olan Bigadiç, orman yürüyüş parkurları, yayla alanları, antik kalıntılar ve kaplıcalarıyla dolu bir rotadır. Yöresel lezzeti “Bigadiç güveci” ise gastronomik bir kimlik katar. Karasal iklim ile Marmara sahilinin kesiştiği noktada, burada tur ve dinlenme bir arada sunuluyor.
1. Bigadiç Kalesi (Akhyraous Kalesi)
Bigadiç'in doğusunda, ova üzerinde yükselen tepede yer alan Bizans dönemine ait kale harabeleri, tarih tutkunları için büyüleyici bir atmosfer oluşturuyor. M.S. 6. yüzyılda inşa edildiği düşünülen yapı, bölgenin hem savunma hem stratejik merkezlerinden biri olarak kullanılmış. Güçlü dış surları hâlâ büyük ölçüde ayakta kalabilmiş durumda. Demir kapılar ve taş merdivenler, ziyaretçilere zamanın katmanları arasında bir yürüyüş fırsatı sağlıyor. Tarihî belgeler, zamanında Bizans’ın yanı sıra Yunan işgali sırasında da bu kalenin önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor. Bu çeşitlilik, gezginlere yerin geçmişine dair çok yönlü bir bakış açısı imkânı veriyor.
Ziyaretçiler tepeden ovaya uzanan manzarayı izlerken, doğayla tarihin iç içe geçtiğini hissedebiliyor. Fotoğraf meraklıları için gün doğumu ve gün batımı sırasında tepeye çıkmak özellikle tavsiye ediliyor. Zira uzun vadeli perspektifler, hem kalenin silüetini hem çevredeki yemyeşil bitki örtüsünü etkileyici kılıyor. Kaleye ulaşım sade yürüyüş yollarıyla sağlanıyor ve ziyaretçiler, çevresindeki ormanlık alanı keşfederek bir yandan da nefes molası vermiş oluyor. Hem tarih hem de doğa yürüyüşünü aynı anda bir deneyim içinde yaşamak isteyenler için ideal bir rota.
2. Bigadiç Yeşilli Cami
Bigadiç merkezindeki Yeşilli Cami, 1715 yılında Çavuşzade İsmail Ağa tarafından yaptırılmış olmasıyla Osmanlı mimarisinin zarif örneklerinden biri olarak dikkat çekiyor. Cami, altı sütunlu son cemaat yeriyle cepheye karakter kazandırırken, narin minaresi kentin siluetine incecik bir dokunuşta bulunuyor. Düzgün haç planı, kubbe geçiş sistemleri ve taş kemerler, ibadet mekânlarının ötesine uzanan sanatsal değer taşıyor. Taş işçiliğinde kullanılan motifler, dönemin estetik anlayışını günümüzdeki ziyaretçinin gözlemine açıyor.
Caminin çevresi, hem ibadet edenler hem de mimariye ilgi duyanlar için huzurlu vakit geçirme imkânı yaratıyor. Gündüz saatlerinde ışığın taşlarla oluşturduğu yumuşak geçişler, mekâna farklı bir ruh kazandırıyor. İç mekânda bulunan mihrap ve minber detayları, el işçiliği meraklıları tarafından sıkça ilgi görüyor. Yapı, sadece ibadet yeri değil aynı zamanda bir tarih kitabı niteliğinde, adeta taşlara işlenmiş bir Osmanlı serüveni. Sessizliği, anlamlı atmosferi ve mimari bütünlüğüyle Bigadiç turunun zarif bir durak noktası.
3. Hisarköy Antik Yerleşimi
Bigadiç’e yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta yer alan Hisarköy, Roma ve Bizans dönemlerine ait mimari kalıntılarıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Alan içinde türbe mezarları, mozaikli zeminler, tonozlu tüneller ve köprü kalıntıları bulunuyor. Bu yapılar, bölgenin antik dönem yerleşimlerine dair güçlü izler taşıyor. Yaya yolları ve rahat yürünebilir patikalar arasında dolaşırken ziyaretçi, geçmişin taşlar arasından yükselen hikâyelerini keşfedebiliyor. Tarihle şifa arasında kabullenilen jeotermal kaynaklar da bu yerleşimin ilginç yönünü oluşturuyor.
Patika rotaları, ağaçların gölgesinde serin yürüyüş imkânını beraberinde getiriyor. Göl kenarı veya akarsu sahası gibi doğa noktaları, piknik molaları için uygun koşullar sağlıyor. Ziyaretçiler, gün içinde hem arkeolojiyi hem yürüyüşü bir arada deneyimleyebiliyorlar. Ayrıca jeotermal kaynaklar, termal terapilere meraklı ziyaretçiler için ayrıcalıklı bir fırsat sunuyor. Tarih ve doğanın eşzamanlı deneyimini arayan herkes için anlamlı bir gezi rotası.
4. Bigadiç Kalesi
Bigadiç Kalesi, ilçenin doğusunda yer alan bir tepe üzerinde konumlanmıştır. M.S. 11. yüzyılda Bizanslılar tarafından inşa edilen kale, tarihi kaynaklarda Achyraos Kalesi olarak geçmektedir. Stratejik konumu sayesinde bölgeyi gözetleme ve savunma amacıyla kullanılmıştır.
Yunan işgali döneminde karargah olarak kullanılan kale, zamanla büyük ölçüde harap olsa da dış surları günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Tarihi dokusu ve konumuyla, bölgenin geçmişine ışık tutan önemli bir yapıdır.
5. Bigadiç Müze ve Kültür Evi
Eski Tekel binasının restore edilmesiyle Kazılar adına temel bicimle yeniden işlevlenen yapı, ilçe merkezinde önemli bir kültür merkezine dönüşmüş durumda. Müze üç ayrı bölümden oluşuyor: Kuvâ-yı Milliye ile ilgili objeler, etnografik koleksiyon ve arkeolojik eserler. Sergilenen Osmanlı döneminden kalma giysiler, balkabağı süslemeli taht el işlemeleri, eski usul tarım aletleri ve Kurtuluş Savaşı belgeleri ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Kültür programlarına ev sahipliği yapan salon, yerel öğrenim faaliyetleri için kullanılıyor.
Binanın taşıdığı ruh, hem ziyaretçileri tarihle hem yerel halkı geleceğe birleştiriyor. Daha önce Tekel deposu olması nedeniyle saklı haldeki taş duvarlar ve orijinal mimari ögeler korunmuş. İç mekânda gerçekleştirilen paneller, sergiler ve yerel tarih konuşmaları, ziyaretçilerin bilgi kazanımını pekiştiriyor. Toplumsal hafızayı bir araya getiren bu mekân, günümüzde hem turistik hem eğitsel anlamda değerlendiriliyor.